-
1 kara
Iсу́ша, земля́karaya ayak basmak — ступи́ть на зе́млю, вы́садиться на бе́рег
karaya çıkarmak — вы́садить на бе́рег
karaya düşmek — быть вы́брошенным [волно́й, тече́нием] на бе́рег
karaya vurmak — би́ться о бе́рег
II 1.karada ölüm yok — на су́ше сме́рти нет ( после всего пережитого невозможно встретиться со смертью на суше)
1) чёрныйkara boya — чёрная кра́ска
kara derili — черноко́жий
2) сму́глый, тёмныйkara kız — смугля́нка
3) перен. тяжёлый, мра́чный, чёрный2.kara düşünceler — мра́чные мы́сли
бесче́стье, позо́р, пятно́••- karalar giymek
- kara çalmak
- kara sürmek
- kara düşünmek
- kara kedi geçti
- aralarından kara kedi geçti
См. также в других словарях:
karaya vurmak — 1) karaya çarpmak Loşluklar içinde bana, sandalımız ikide bir karaya vuruyor gibi geliyordu. R. H. Karay 2) denizdeki bir cisim kendini karaya atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kara — 1. is. 1) En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım. B. S. Erdoğan 3) Esmer 4) sf., mec. Kötü, uğursuz, sıkıntılı 5) mec. Yüz kızartıcı durum, leke 6) mec. İftira… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gemi — is., den. Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine Yük gemisi. Savaş gemisi. Birleşik Sözler gemi adamı gemi aslanı gemi bozma gemi çıkışı gemi enkazı … Çağatay Osmanlı Sözlük